Fitoterapi nedir?
Bitkilerle tedavi anlamına gelen Fitoterapi, bitkilerin tamamı veya bazı bölümleri kullanılarak hazırlanan doğal ilaçlarla hastalıkları tedavi etmeyi ya da önlemeyi hedefleyen tarihin belki de en bilinen en eski tedavi yöntemlerinden biridir. Bu amaçla kullanılan bitkilere de “Şifalı Bitkiler” deriz. İnsanlık tarihinin her aşamasında bitkilerin yemek, iyileşmek, korumak için kullanımının çeşitlerini görürüz. Hatta bazen büyü yapmak, büyü çıkartmak için kullanımları dahi tarihte mevcuttur.
Artık eskisinden farklı olarak bitkinin çoğu zaman her parçasını değil, etkin maddeyi elde edebileceğimiz kısmını ideal koşullarda kullanarak, yan etki yapabilecek diğer maddelerden ayırarak kullanıyoruz. Artık fitoterapide kullanımımız A bitkisini kullanmak şeklinde değil, A bitkisinin içindeki X maddesinden 500 mg/gün 2 hafta kullanmak şeklinde ölçülebilir boyutlarda tedavimizde yer almaktadır.
Fitoterapi Dünya sağlık Örgütü (WHO) tarafından 1980 yılında onaylanan bir tedavi yöntemidir.
Bitkisel tıbbın etkinliğinin ispatı aşağıdaki cümlelerde aşikar bir şekilde yansımaktadır.
- Amerika’da Ulusal Kanser Enstitüsü’nün son 10 yılda yaptığı araştırmalarda incelenen 53.000 maddenin 37.500’ü bitkisel ürün olması
- Tanımlanan ilaçların % 40’ının bitkisel ürün olması
- Amerika Birleşik Devletlerinde reçete edilen doğal ilaçların toplam ilaçların % 50’sini oluşturması
- Almanya’da en çok satılan ilaçlar listesinde barsak emilimi artırılmış Zerdeçal, Zerdeçöp (turmeric) ve Hypericum Perforatum (Sarı Kantaron) yer alması
Fitoterapi hangi hastalıklarda kullanılır?
- Migren, diğer baş ağrıları
- Atardamar ve toplardamar kan dolaşım bozukluğu
- Kalp hastalıkları, tansiyon problemleri
- Alerji, cilt hastalıkları
- Solunum yolları hastalıkları, astım
- Romatizma, osteoporoz
- Depresyon, panik atakları, sinir hastalıkları
- Uykusuzluk
- Grip, soğuk algınlığı, üst solunum sistemi hastalıkları
- Obezite, zayıflık
- Kadın hastalıkları, hormonal düzensizlikler
- Menopozal sorunlar
- Mide ve barsak sorunları
- Tiroid bezi ile ilgili sorunlar
- Kanser tedavileri yan etkilerine karşı
Erkek infertilitesinde fitoterapi etkisi
Sperm sayısı, hareketliliği, morfolojik görünümü (şekli) erkek infertilitesinin ana ölçütleridir. Bunlardan herhangi birinde ya da fazlasında bozukluk olduğu zaman çocuk sahibi olmak güçleşir. En önemlisi hız ve morfolojidir. İleri hızlı sperm miktarının % 20’nin üzerinde olmasını isteriz. Morfolojinin ise Kruger kriterlerine göre en az % 4’ün üzerinde olmasını sevinçle karşılarız. Sayı ise 20 milyon/ml’nin üzerinde olmalıdır. Bunlardan daha düşük sonuç var ve 1 yılı aşkın süredir çocuk olmuyor ise erkek infertilitesi açısından değerlendirilmeye almak uygun olacaktır.
Spermi etkileyen nedenler doğuştan gelen (inmemiş testis) hormonal bozukluklar,genetik nedenler, geçirilmiş hastalığa bağlı nedenler, kulllanılan ilaçlara bağlı nedenler olarak sayılabilir. Gereği halinde tıbbi tedavi ve operasyonlar uygulanabiilir.
Spermi Bozan En Yaygın Çevresel Nedenler ve Düzeltenler
Hormonal ve kimyasal maddeler kullanılarak üretilen gıdalarr mutfağımıza asla girmemelidir. Tüm besinler mevsiminde yenmeli ve kaynağından emin olunmalıdır.
Bozulmayan gıdalar bizi bozarlar sözüne cidden inanırım. Raf ömrü çok uzun olan gıdalardan uzak durulmalıdır. Ağır metal, toksin, xenaöstrojen içeren gıda, kozmetik, kişisel hijyen ürünleri ve ambalajlardan özellikle kaçınılmalıdır.
Sigara, alkol ve nargile türevi maddelerden mümkün olduğunca uzak durulmalı. Hatta bırakılmalıdır.
Antioksidan kapasitesi yüksek meyveler, sebzeler, koyu kırmızı, mor, yeşil gıdalar bolca tüketilmeli.
Keçiboynuzu zengin mineral, vitamin içeriği olan bir süper antioksidan olma özeelliği ile sperm sayı ve hareketlerini çok olumlu etkiler. Neredeyse 25 yıldır erkek hastalarıma tedavi yaklaşımıma çok şey eklememe rağmen keçiboynuzu kürlerim ilk günkü gibi tedavide yerini koruyor.
Aşırı kilo ve 100 cm’nin üstünde göbek çevresi gerek testesteron seviyesini, gerekse sperm kalitesini kötü etkilediğinden metabolik denge gözeten bilimsel bir beslenme ile kilo verilmelidir.
Nar, siyah kuru üzüm düzenli yenilmesi erkeğin sperm sağlığına iyi gelir.
Stres her zaman olduğu gibi en büyük düşmanların başında geliyor. Artmış kortizol seviyesi dolaylı olarak sperm kalite, hız, sayı, morfoloji seviyelerini kötü etkiliyor. Bu durumlarda akupunktur ve ozon terapinin etkin katkısını da hatırlatmadan geçemeyeceğim. Artmış stresin vücudun her alanında yarattığı yıkıcı etkiyi akupunktur ve ozon tedavisi mükemmel bir şekilde dengeler.
B12 vitamininin 6-12 ay kullanımının sperm sayı ve hareketliliğini artırdığı hem Isoyama, hem de Kumamoto’nun yaptığı çalışmalarda gösterildi.
C vitaminin antioksidan niteliğini hepimiz biliriz. Sperm ise oksidan ortam sevmez, hemen bozulur. Fertil Steril Dergisi’nde, Dawson’un 1000 mg C vitamini günlük kullanımı ile yaptığı çalışmasında sperm sayı ve kalitesinin arttığı, yayınlanmıştır. Özellikle sigara içenler, aşırı kirli hava teneffüs edenlerde ortam çok oksidan olduğundan C vitamini ile yapılacak antioksidan tedavi çok kıymetlidir.
A ve E vitaminlerinin doğru dozda kullanımının yine sperm kalitesinde artış sağladığına dair birçok yayın vardır.
Koenzim Q10 antioksidan özelliği nedeni ile sperm parametrelerini pozitif etkilemektedir. Günlük 100 mg 3-6 ay boyunca kullanılmalıdır.
Çinko eksikliği vücuttan ağır metal atılımını bozar. Vücutta ağır metal birikiminin yer yer bahsedeceğimiz çok fazla zararlı etkisi mevcuttur. Çinko eksikliğinin bir olumsuz etkisi de sperm sayı ve morfolojik görünümünü negatif etkilemeleridir. Prasad ve Omu’nun yaptığı çalışmalarda günde iki kez 30-57 mg çinko takviyesinin sperm parametrelerini olumlu etkilediği gösterilmiştir.
Selenyum’un düzenli kullanımı da özellikle ileri hızlı sperm etkinliğinin artırılmasında oldukça etkilidir.
L-karnitin sperm hareketliliğinin ve libidonun artmasında, semen miktarının artmasında etkilidir.
Sperm kalitesini artıran bitkisel tedaviler
ÇAKŞIR OTU (Ferula Elaeochytris) : Erkekte testiste sperm hücresi üreten germ hücresi ile leydig hücrelerini uyarır. Böylece sperm sayısını ve hareketliliğini artırıken, diğer yandan artırdığı testosteron hormon seviyeleri ile libidoyu artırır.
YAKI OTU (Epilobium Angustifolium) : Dirençli prostat enfeksiyonlarında (Prostatit kionik) üzerinde çok etkilidir. Yüksek anti oksidan etkinliği ile de sperm sayısının artmasını destekler.
LEPİDYUM KÖK EKSTRAKTI : Yaygın bilinen adı MACA bitkisidir. İçerdiği alkaloidler hipotalamo-hipofizer hatta etki ederek gonodal hormon salınımını artırır. Böylece sperm üretimi artar. Artan hormonlar cinsel isteği de çok fazla artırır. 22-44 yaş arası erkeklere günde 3 gr maca tozu düzenli uygulandığında 3-6 ay içinde sperm hareketliliği ve sayısının çok anlamlı ölçüde arttığı saptanmış.
FİTOTERAPİK TEDAVİLERE EK OLARAK KULLANILAN HOMEOPATİK REMEDİLER SPERM ÜZERİNDEKİ NEGATİF ENERJETİK YÜKLERİ TEMİZLEYEREK YAPILAN TÜM TEDAVİLERİN ETKİNLİĞİNİ ARTIRIR. (ÇOK ÖNEMLİ BİR DİP NOTTUR.)
Kadın infertilitesinde bitkisel tedaviler
Kadın infertilitesinde ana nedenler anatomik bozukluklar, hormonal dengesizlikler, tüplerde geçiş bozuklukları, çikolata kistleri, polikistik over, yumurtalık yaşlanması, kötü yumurtlama cevaplı yumurtalıklar gibi endenler olabilir. Ayrıca kronik hastalıklar ve bağışıklık sistemi sorunları da üremeyi çok ciddi etkileyen faktörlerdir.
Altta yatan patolojiye göre ilaç ya da cerrahi tedaviler planlanabilir. Aşılama, tüp bebek gibi yardımla üreme yollarına başvurulabilir.
YUMURTAYI BOZAN EN YAYGIN ÇEVRESEL NEDENLER VE DÜZELTENLER
Hormonal ve kimyasal maddeler kullanılarak üretilen gıdalar mutfağımıza asla girmemelidir. Tüm besinler mevsiminde yenmeli ve kaynağından emin olunmalıdır.
Bozulmayan gıdalar bizi bozarlar sözüne cidden inanırım. Raf ömrü çok uzun olan gıdalardan uzak durulmalıdır.Ağır metal, toksin, xenoöstrajen içeren gıda, kozmetik, kişisel hijyen ürünleri ve ambalajlardan özellikle uzak durulmalıdır.
Sigara, alkol ve nargile türevi maddelerden mümkün olduğunca uzak durulmalı, hatta bırakılmalıdır.
Antioksidan kapasitesi yüksek meyveler, sebzeler, koyu kırmızı, mor, yeşil gıdalar bolca tüketilmeli
Soğan içerisindeki flavanoidler, yumurta sayısı ve rahim içi doku (endometrium) gelişiminde olumlu etki sağlarlar. Soğan kürlerinde demleme usülü kullanılması başarıyı artırır.
Aşırı kilo ve 90 cm’nin üstünde göbek çevresi, östrojen dominansını artıracağından yumurta ve endometrium üzerine negatif etki yapar. Metabolik dengeyi gözeten bilimsel bir beslenme düzeni ile kilo verilmesi yumurta kalitesini ve gebe kalabilme oranlarını anlamlı ölçüde artırır. Özellikle PCOS (polistik over sendromlu) hastalarda ve otoimmünitesi problemli hastalarda kilo verme ve barsak sağlığında düzelme ile kendiliğinden gebe kalabilme ve mutlu sürprizler sıklıkla karşımıza çıkmaktadır.
Stres her zaman olduğu gibi en büyük düşmanlarımızın başında geliyor. Artmış kortizol seviyeleri dolaylı olarak yumurta ve endometrium üzerinde olumsuz etki yaparlar. Bu durumda akupunktur ve ozonterapinin etkin katkısını da hatırlatmadan geçemeyeceğim. Artmış stresin vücudun her alanında yarattığı yıkıcı etkiyi akupunktur ve ozon tedavisi mükemmel bir şekilde dengeler.
B kompleks vitaminler özellikle B6 vitamini yumurta gelişiminde çok etkilidir.
C vitaminin antioksidan özelliği yumurta kalitesinin arttırılmasında, sağlıklı bir gebelik elde edilmesinde çok etkilidir. Günlük 1000 mg’lık C vitamini bu konuda yeterli olacaktır.
E vitamini dozuna dikkat etmek koşuluyla yumurta kalitesini artırır.
D vitamini ve K vitamini birlikte gebe kalmak isteyen her kadına verilebilir.
Çinko eksikliği gebe kalmadan önce mutlaka tamamlanmalıdır. Gebelik öncesi 3 ay günde 45 mg çinko, yumurta kalitesi ve rahim duvarı sağlığı için yeterlidir.
Selenyum antioksidan özelliği ile yumurta üzerindeki oksidan etkiyi dengelemektedir. Soğan ve sarmısakta bolca bulunur. Günlük 100 mg kullanımı yeterlidir.
Folik asit, gebe kalma, yumurta kalitesi ve bebekte ortaya çıkabilecek nörolojik problemlerin önlenmesinde mutlaka kullanılması gereken bir üründür. Her kadın gebe kalmayı planladığı yıl boyunca kullanmalıdır.
Kadın infertilitesinde bitkisel tedaviler
CİVAN PERÇEMİ (A. MILLEFOLIUM) : Adet düzensizliği, aşırı ağrılı adet gören hastalarda uygundur. Gebe kalındıktan sonra kullanımı sakıncalıdır.
ASLAN PENÇESİ TESTERE DİŞLİ (ALCHEMILLA VULGARIS) : Testere dişli aslan pençesi hipofizden salınan FSH, LH hormonlarının dengelenmesini sağlar. Yüksek FSH, LH’ı düşürür, yumurtlamayı destekler. Östrojen hormonun miktarını ve etkilerini artırarak rahim içi duvarının sağlıklı gelişimini destekler. Ekstratları, yağları ya da çayları kullanılabilir. Çay kullanımında bitki hasadının 1 yıldan eski olmaması önemlidir. Yoksa etken madde azalır. Günde 2 ya da 3 kez 4 gr testere dişli aslan pençesi şeker ve ek madde konmadan çay olarak tüketilir. Kür üç aya kadar uzayabilir.
ÇOBAN ÇANTASI (CAPSELLA BURSA-PASTORIS) : İçeriğinde bulunan flavonuidler, potasyum ve saponinler ile adet düzenleyici olarak etki gösterir. Hormonal dengeyi sağlar ve özellikle germ hücre hormonal reseptör duyarlılığını artırır. Böylece yumurta ve rahim içi doku (endometrium) gelişimine katkı sağlar.
HAYIT (VİTEX AGNOS CASTUS) : Hayıt etkisini hipotalamo-hipofizer alanda LH lehine etki gösteriyor. Estrojen / progesteron dengesinde progesterondan yana etki gösteriyor. Dopaminerjik reseptörler üzerine etkisi ile latent hiperprolaktinemi olguları ve buna bağlı infertilite olgularında da faydalı bulunmuş. İnfertilitede etkisi dışında PMS hastalarında 3 aylık kullanımla hastaların % 81’inde şikayetlerin anlamlı ölçüde azaldığı saptanmış. Östrojen dominansı, hiperprolaktinemi, PMS (aslında bir östrojen dominans tipidir) durumlarında vitex agnus castus çok etkilidir.
FİTOTERAPOTİK TEDAVİLERE EK OLARAK KULLANILAN HOMEOPATİK REMEDİLER YUMURTA VE ENDOMETRIUM ÜZERİNDEKİ NEGATİF ENERJETİK YÜKLERİ TEMİZLEYEREK YAPILAN TÜM TEDAVİLERİN ETKİNLİĞİNİ ARTIRIR. (ÇOK ÖNEMLİ BİR DİP NOTTUR.)